Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası’nın açıklamasına göre, 5 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 15 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren “Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” çerçevesinde yapılan ek gösterge düzenlemeleri, özellikle eğitim, sağlık, emniyet ve din hizmetleri sektörlerinde çalışan kamu personelinin ek göstergelerinde belirgin bir artış sağladı. Ancak, teknik hizmetler sınıfındaki memurlar bu düzenlemeden yararlanamamış ve bu durum, emekli maaşları ile emekli ikramiyeleri arasında büyük farklara yol açtı. Bu farklılıkların teknik hizmetler sınıfında görev yapan personel arasında rahatsızlık ve memnuniyetsizlik yarattığına dikkat çekildi.
Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası tarafından yapılan yazılı açıklamada, teknik hizmetler sınıfında görev yapan memurların ek göstergelerinin 3600’e yükseltilmesi talep edildi. Ayrıca geçmişte yapılan çözümsüzlük sebepleri ile önerilen çözümler de madde madde açıklandı.
İşte Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası tarafından yapılan açıklama.
Çözümsüzlük Sebepleri:
1. Yetersiz Takvim ve Belirsizlik: 7. Dönem Toplu Sözleşmesi’nin Ek Gösterge Çalışması başlıklı 50. maddesinde, 3600 ek göstergenin 1. Derecedeki bazı memurlara uygulanması yönünde bir çalışma yapılacağı belirtilmiştir. Ancak, bu çalışmanın takvimi ve sonuçlandırılma garantisi netleştirilmemiştir. Bu durum, sendikaların süreci belirsiz bir şekilde bırakmasına ve somut sonuçların elde edilmemesine yol açmıştır.
2. Siyasi Tasarıların Beklemede Olması: Çeşitli siyasi partiler tarafından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulan yasa tasarıları, komisyonda bekletilmekte ve henüz Meclis gündemine alınmamıştır. Bu durum, sorunun çözümünde ilerleme kaydedilmesini engellemektedir.
3. Sendikaların Popülist Yaklaşımı: Sendikaların, 3600 ek gösterge talebini sadece ön lisans mezunlarıyla sınırlı tutmak yerine, 1. Dereceye yükselen tüm memurları kapsayacak şekilde genişletmeleri, çözüm arayışlarını karmaşıklaştırmıştır. Ekonomik sıkıntılar ve tasarruf tedbirleri nedeniyle bu genişletilmiş talep uygulanamaz hale gelmiştir.
4. Mahkemeye Başvuru Korkusu: Eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlaline ilişkin adaletsizliklerin giderilmesi amacıyla sendikaların mahkemeye başvurma seçeneğini değerlendirmemesi, mevcut durumu koruma yolunu tercih etmeleri, adaletsizliklerin çözülmesini zorlaştırmıştır. Sendikaların üye kaybı endişesiyle mahkemeye başvurmaktan kaçınmaları, adaletin sağlanmasını engellemiştir.
5. Algı Yönetimi ve Yüzeysel Çözümler: 7. Dönem Toplu Sözleşme maddelerinin uygulanmaması ve medyadaki yanıltıcı haberlerle kamuoyunun yanıltılması, gerçek çözüm arayışlarının önünü tıkamaktadır. Bu eylemler, gerçek sorunları çözmektense yüzeysel çözümler sunmaktadır.
Önerilen Çözümler:
– Eşitlik Sağlanması: Tüm devlet kurumlarında 1. derecedeki ön lisans mezunlarının ek göstergeleri 3600 olarak eşitlenmeli ve emeklilikte de bu haklardan yararlanmalıdır.
– Kademeli Düzenleme: Kamu çalışanlarının ek göstergeleri, mezuniyet durumu, sorumluluk, yetki, görev nitelikleri ve çalışma süresi gibi faktörlere göre kademeli olarak düzenlenmelidir.
– Emeklilik Kazanımları: Emekliliğe yansıyan kazanımlar artırılarak, kamu çalışanlarının yoksulluk sınırından kurtarılması sağlanmalıdır.
Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası’nın açıklamasına göre, bu adımlar hem mevcut üyelerin haklarını korumak hem de eşitlik ilkesine uygun düzenlemeleri sağlamak açısından önem arz etmektedir.
3600 EK GÖSTERGE SORUNU: ÇÖZÜMSÜZ KALMA SEBEPLERİ VE ÖNERİLEN ÇÖZÜMLER
3600 Ek Gösterge Sorununun Arka Planı:
5 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 15 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren “Devlet Memurları Kanunu İle Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kapsamında yapılan ek gösterge düzenlemeleriyle ilgili olarak, en avantajlı hale gelen kamu personelleri eğitim, sağlık, emniyet ve din görevlileri olmuştur. Bu düzenlemeyle birlikte, bu meslek gruplarının ek göstergelerinde belirgin bir artış sağlanmıştır. Ayrıca, tüm kamu çalışanlarının ek göstergelerine genel bir artış yapılmıştır.
Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, 3600 ek göstergeden 2 yıllık yükseköğrenim gören eğitim, sağlık, emniyet ve din hizmetlerinde çalışanlar yararlanabilmiştir. Ancak, teknik hizmetler sınıfında yer alanlar bu düzenlemenin kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu durum, emekli maaşları ve emekli ikramiyeleri arasında büyük farklara yol açmış ve bu farklar, personel grupları arasında rahatsızlık ve memnuniyetsizlik yaratmıştır.
Sorunun Çözümüne Yönelik Gelişmeler
Konunun çözümü için yetkili sendika, 2024-2025 yıllarını kapsayan 7. Dönem Toplu Sözleşmesi’nin Ek Gösterge Çalışması başlıklı 50. maddesinde şu ifadeleri imza altına almıştır: “(1) Kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınarak, 1. Derecedeki bazı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin 3600 ek gösterge rakamından faydalandırılması hususunda yetkili konfederasyonun katkısıyla çalışma yapılacaktır.” Ancak, bu maddede sorunun çözümüne yönelik bir takvim belirlenmemiş ve toplu sözleşme süresi içinde sonuçlandırılacağına dair bir garanti verilmemiştir. Bu durum, toplu sözleşme masasından bu haliyle kalkan yetkili sendikanın süreci belirsiz bir şekilde bırakmasına yol açmıştır. Neticede, 7. Dönem Toplu Sözleşmenin 3 Eylül 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
girmiş olmasının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen somut bir sonuç elde edilememiştir.
Başka bir çözüm yolu olarak, konu çeşitli siyasi partiler tarafından yasa tasarısı şeklinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sunulmuştur. Ancak bu tasarılar, komisyonda bekletilmekte olup, henüz Meclis gündemine alınmamıştır.
Sendikaların Tutumu ve Kamuoyunun Algısı
Sadece ön lisans mezunları arasındaki adaletsizliğin giderilmesi yerine, sendikaların popülist yaklaşımı sonucu 3600 ek gösterge talebi 1. Dereceye yükselen tüm memurları kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bu genişletilmiş talep, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve tasarruf tedbirleri nedeniyle, toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmadığı bir döneme denk gelmiş ve bu durum çözüm bulunamayan bir mesele haline gelmiştir. Bu bağlamda, mevcut yasa tasarılarının ilerleme süreci ve çözüm önerileri, kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirilmeli ve öncelikli adalet ihtiyacı göz önünde bulundurulmalıdır.
Eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı olan bu konu, bazı sendikalar tarafından mahkemeye taşınarak çözülme seçeneği olarak değerlendirilebilecekken; sendikalar bu seçeneği, “mevcut yasadan faydalanan meslek grupları arasında üye kaybı yaşar mıyım?” endişesiyle elemişlerdir. Bu endişe, eşit işe eşit ücret ilkesinin ihlaline ilişkin adaletsizliklerin giderilmesinin önündeki engellerden biri olmuştur. Sendikalar, üye kaybı korkusuyla hareket ederek, mahkemeye başvurmayı ve bu yolla olası yasal düzenlemeleri riskli bulmuş ve bunun yerine mevcut durumu koruma yoluna gitmişlerdir. Bu durum, adaletin sağlanması ve eşitlik ilkesinin uygulanması noktasında gerekli reformların gerçekleştirilmesini zorlaştıran bir etken olarak öne çıkmaktadır. Sendikaların ve diğer ilgili tarafların, uzun vadeli adil çözümler için daha geniş bir perspektife sahip olmaları, hem mevcut üyelerin haklarını korumak hem de eşitlik ilkesine uygun düzenlemeleri sağlamak adına önem arz etmektedir.
7. Dönem Toplu Sözleşme’nin 11 maddesinin uygulanmadığını belirten yetkili sendikanın gerçekleştirdiği gönül alma ve göz boyama eylemleri, ne iktidar ne de kamu çalışanları için herhangi bir anlam ifade etmemektedir. Bu eylemler, gerçek sorunların çözülmesine katkı sağlamaktan ziyade, yüzeysel ve geçici çözümle sorunu ötelemektedir.
Yüzeysel Çözümler ve Medya Algısı
Ayrıca, algı yönetimi amacıyla yürütülen bu eylemler, internet ve basılı medyada sürekli olarak “3600 ek gösterge torba yasada çıkacak mı?” başlığı altında yapılan haberlerle desteklenmektedir. Ancak bu haberler, TBMM’nin kapalı olduğu günlerde bile yayınlanarak, kamuoyunu yanıltıcı bir algı yaratmayı amaçlamaktadır. Bu tür haberler, sadece aldatmacadan ibarettir ve gerçek çözüm arayışlarının önünü tıkamaktadır.
Sonuç olarak, toplu sözleşme maddelerinin uygulanmaması ve medyadaki yanıltıcı haberler, hem kamu çalışanlarının haklarını savunma çabalarını hem de iktidarın bu konudaki tutumunu etkisiz hale getirmekte ve sorunun çözümünü daha da zorlaştırmaktadır. Gerçekçi ve etkili çözümler için, yüzeysel eylemler yerine somut adımların atılması ve şeffaf bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir.
Önerilen Çözümler
Konunun çözümü hem basit hem de uygulanabilir niteliktedir. Tüm devlet kurumlarında 1. derecedeki ön lisans mezunlarının ek göstergesi 3600 olarak eşitlenmeli ve emekli olanlar da bu haktan yararlanmalıdır.
Kamu çalışanları için nihai hedefimiz, mezuniyet durumu, sorumluluk, yetki, görev nitelikleri ve çalışma süresi gibi faktörleri göz önüne alarak her meslek grubunun ek göstergelerinin kademeli olarak düzenlenmesidir. Ayrıca, emekliliğe yansıtılan kazanımların artırılmasıyla kamu çalışanlarının yoksulluk sınırından kurtarılması sağlanmalıdır.