İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, enflasyonun kontrol altına alınıp fiyat istikrarı sağlandıktan sonra ekonominin dengeye oturacağını ifade etti. Bankanın 100. yılı sebebiyle açıklama yapan Aran “Yılın ilk 6 ayında öncelik fiyat istikrarını sağlamak ve enflasyonu düşürmekti. Çok ciddi bir parasal sıkılaşmaya gidildi. Şu anda sıkılaşma adımlarının sonuçları görülüyor” dedi. Şu andaki tablonun “para politikasında sonuç alırken ve fiyat istikrarı sağlanırken aslında diğer tarafta ne ile karşılaşacaklarını, yapılanların ne pahasına yapıldığını” gösterdiğini kaydeden Aran “Amacımız fiyat istikrarını sağlamaksa, enflasyonu düşürmekse bunun bedelini de ödeyeceğiz” dedi. Enflasyonun kontrol altına alınıp fiyat istikrarı sağlandıktan sonra ekonominin dengeye ulaşacağını ve rahatlamanın ancak 2026 yılında görülmesini beklediğini ifade eden Aran “Fiyat istikrarı sağlanırken ve bunun için bir bedel öderken mutlaka sorunlarımızı çok boyutlu ele almalı, üretime ve ihracata dayalı ekonomi modeli yaklaşımımıza zarar verecek aşırılıklardan kaçınmalıyız. Ancak bu şekilde tekrar normale dönebiliriz. Umarım hem reel sektörü korumayı hem kredilerdeki kısıtlamaları kaldırmayı ve bankaların üzerindeki zorunlu karşılık baskısını azaltmayı hem de Merkez Bankası rezervlerini cari açığı rahatlıkla finanse edebilecek noktaya getirmeyi, fiyat istikrarıyla birlikte eş zamanlı sağlayabiliriz. Yüzde 5 oranında alışık olduğumuz yıllık ekonomik büyümeyi gerçekleştirirken de bir daha cari açık vermemek için mutlaka uzun vadeli yapısal dönüşümlere, projelere ve ciddi reformlara ihtiyacımız var, bu tür projeleri konuşmalıyız ancak o zaman istihdam kaybının önüne geçer, işsizlik oranını yüzde 10’un altında tutabiliriz. Bunun için de önümüzdeki 1,5 yılı nasıl idare edebileceğimize iyi bakmamız, 2026 yılından sonra neler yapacağımızı konuşmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bu yılın sonunda politika faizinin yüzde 45’e, önümüzdeki yıl sonuna kadar da yüzde 25’e inebileceğini söyleyen Aran “Enflasyon 2025 sonunda yüzde 20 civarına düşebilir. Bu bizim için pek çok dengenin sağlanması açısından önemli. Bu yolculuk, Orta Vadeli Program (OVP) ve maliye politikasıyla destekleniyor. Türkiye’nin de sanırım bunu başarmaktan başka çaresi yok” dedi. Türkiye’nin gri listeden çıkıp Moody’s tarafından 2 kademe artırılan notun önemine de işaret eden Aran, bu sayede daha ucuz kaynağa erişmenin mümkün olduğunu söyledi.
2. YÜZYILDA HEDEF DÜNYADA İLK 10
İlk milli banka, ilk özel banka, ilk modern banka olarak kurulan İş Bankasının 100. yılını kutladığını hatırlatan Hakan Aran, bankanın yeni yüzyılında hedeflerinin dünya coğrafyasında en fazla noktada bulunan, en karlı 10 banka arasına girmek olduğunu söyledi. 26 Ağustos 1924’te 2 şube, 37 çalışan ve 1 milyon lira sermayeyle yola çıkan Bankanın, bugün 20 bin çalışanı ve 1.042 şubesinin bulunduğunu, 285 milyar liralık öz kaynak büyüklüğüne ulaştığını söyleyen Aran “İş Bankası, 11 ülkede 22 yurt dışı şube, 3 banka, 2 temsilcilikle esasında bölgesel bir bankaya dönüştü. İkinci yüzyılımızda bir küresel banka nasıl konumlandırılıyorsa o seviyeye ulaşmayı, dünyada en geniş coğrafyada, en fazla müşteriye dokunan, hisse değeri en yüksek ilk 10 bankadan biri olmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
ŞİRKETLER, YÜZDE 8-10 FAİZLE ÇOK PARA KAZANDI
Aran, önceki ekonomi politikasında uygulanan düşük faiz ortamında, enflasyon baskısına rağmen yüzde 8-10 civarında faizle uzun vadeli yatırım kredileri verdiklerini belirterek şunları söyledi: Tüm şirketlerin para kazandığı bir dönem oldu. Ucuz bir şekilde ve döviz rezervimiz yokken bunu yaptığımızda da bir bedel ödeyeceğimizi bilmeliydik. Hem içeride tasarrufumuz yeterli değilken hem dışarıdan kaynağa ihtiyacımız varken, faiz indirdiğimizde herkesin çılgınca parasını değer kaybetmeyecek alanlara yatırma telaşına gireceğini, bunun da enflasyonu kontrolden çıkaracağını biliyorduk. Şimdi de ‘enflasyonla mücadele edeceğiz, kontrol altına alacağız’ dediğimizde büyümede, istihdamda, üretimde, ihracatta sorunlar yaşayacağımızı bilmemiz gerekiyor. Maalesef hayatta gerçek ve kalıcı başarı her zaman çok boyutlu optimizasyon problemlerini çözebilmekle mümkün, tek yönlü maksimizasyonla ise ancak bedelini ödemek şartıyla geçici başarılar elde edebilirsiniz.